Ege Denizi’nde Dilek Yarımadası karşısında yer alan Samos, berrak denizi, altın sarısı kumsalları, butik kafe ve şirin sokakları ile keyifli bir Yunan adasıdır. 3.000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan Samos, mitolojide tanrıça Hera’nın doğduğu yer olarak bilinir. 1922 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde olan Samos daha sonra Yunan hâkimiyetine girmiştir.
Haziran ve Eylül ayları adanın en yoğun olduğu dönemlerdir. Denizin ve doğanın tadını çıkarmak isteyen Türk ve Avrupalı turistler bu aylar arasında Samos’a gelerek muhteşem plajların, tarihi yapıların, eşsiz koyların ve lezzetli yemeklerin keyfine varırlar.
Samos’u gezmek için en az 2 gün gereklidir. Pythagorion kasabası, Samos müzeleri, Samos şarap müzesi, Pythagorion arkeoloji müzesi, Pisagor mağarası görülebilecek yerler arasındadır. Bununla beraber çok sayıda birbirinden güzel plaj ve koylar da yüzmek için tercih edilebilir.
Kuşadası’ndan günlük feribot seferleri ile Samos’a gelebilmek mümkün. Yaz aylarında hızlı kaçamaklar için mükemmel bir rota olan Samos rahat bir dinlence için aradığınız yer olabilir. Her ne kadar bir aile adası olarak nitelendirilse de, arkadaş gruplarıyla da gelinebilir, dalış ve rüzgâr sörfü deneyimi yaşanabilir.
Samos Adası her yaz tatilcilerle dolup taşar. Adanın güzelliklerinden istifade etmek isteyenlere Samos Adası çok zengin bir geleneksel ve kültürel hazine sunar. Bu şirin adayı dolaşıp yorulduğunuzda ise deniz manzaralı şirin kafeteryalar imdadınıza koşar. Rahatlatıcı bir içecek veya lezzetli bir yemek eşliğinde Samos’ta güneşi batırın ve bu güzel adanın tüm cazibesini içinizde yaşayın.